4 Mart 2015 Çarşamba

Ne Yiyelim Ne İçelim? - 1

Yeniden merhaba...
Başımın yalnızca bugün değil her gün kalaba olmasından dolayı çok sık yazamadığımın farkındayım. Ama devam edeceğiz hiç merak etmeyin.

Şimdi, yemeklerden geçmiş zamanlarda kısaca bahsetmiştim. Fakat hala yemeklerle ilgili merak edilen sorular görüyorum. Sanırım Kore ile ilgili en önemli konulardan biri bu.
Öncelikle 'helal' et konusu en çok rastladığım soru.
Sevgili arkadaşlar, Kore'de helal et restoranları var. Filipinler, Endonezya gibi Müslüman nüfusu yoğun olan Asya ülkelerinden çok fazla turist geliyor Kore'ye. Bu gelen turistler de elbette ki düşünülmüş. Ben gitmedim görmedim ama İtewon gibi turisti bol bölgelerde olduğundan haberdarım. Belki de Türklerin açtığı kebapçılardan bahsediyorlardır, bilemiyorum.
Eğer helal olan Kore restoranı istiyorum derseniz, biraz zorlu bir arayış olacaktır diye düşünüyorum. Varsa yoksa bir iki tane vardır. Her gün de aynı yere gidemeyebilirsiniz.

Şöyle ki, farz edin bir Kore restoranına gittiniz. 'Et helal mi?' diye sordunuz.
Olasılık 1: Helal diyecek.
Olasılık 2: Yalan söyleyip helal diyecek.
Olasılık 3: Helal ne? diyecek.
Olasılık 1'in düşük olduğunu tahmin ediyorum. İşlettiğiniz restorana bir Şaman'ın gelip 'Bu et hakuna matata usulü ile mi kesildi?' demesi gibi bir şey bu çünkü. Böyle bir İslami usulden haberleri olduklarını düşünmüyorum. Tutun ki helal dedi, kesimini görmediğiniz bir şeye ne kadar inanabilirsiniz ki? Türkiye'de bile bunun yüzde yüz mümkün olmadığını düşünüyorum.

Bu konudaki fikrim, domuz eti yemekten kaçınmak için kıyma kullanılan köfte gibi şeyler yememeniz ve bolca sebze, ramyun, tavuk, ve deniz ürünü içerikli şeyler tüketmeniz. 'Bu yemekte domuz veya yağı var mı?' şeklinde soru sorabilirsiniz. İstediğiniz şekilde cevap alırsınız. Ya da yemeğinizi evde yaparsınız, bu kadar atraksiyona gerek kalmaz.

Şimdi gelin ben size güzel birkaç yemekten bahsedeyim. En azından menüye saatlerce bakıp ne yesek diye düşünmek zorunda kalmazsınız.
-1-
Hooop güm! En sevdiğimden başlıyorum.
-1-
Yangnyeom Chicken.(Nasıl okunduğunu unuttum, acılı sarımsaklı kemiksiz kızarmış tavuk)
'Noona Holdak' adlı restoran bu işi çok iyi biliyor. Hongde'de var. Birçok yerde var. Biraz pahalı.(18.000 Won= 36TL) Ama iki üç kişi doyabiliyor, porsiyonlar çok büyük. Çok acı, gözleriniz yaşaracak. Hafif de tatlı bir tadı var. Alkol alıyorsanız yanına yalnızca bira öneriyorum. Ayrıca yanındaki baharatlı patatesler de inanılmaz lezzetli.
Fotoğrafta sağdaki tavuk ise aynı tavuğun acı sossuz olanı. O da çok başarılı, çok lezzetli. Acı sevmeyenlere de onu şiddetle tavsiye ediyorum.
-2-
-2-
Gelelim soğuk makarna Nengmyon'a.
Fotoğrafları, Blog yazmadan önce kendim için çektiğimden dolayı böyle özensizler öncelikle bunun için özür diliyorum. Sol tarafta gördüğünüz yeşil makarna adını mutlaka duyduğunuz veya duyacağınız Nengmyon. Hamuru buğdaydan değil sebzeden yapılan bir marna kendisi. Kore soslarıyla karıştırılıyor. Buz gibi servis ediliyor. Bana sorarsanız sadece tadılır, fikir edinilir. Dibini sıyırma ihtiyacı hissedemedim.
Onun bir yanındaki beyaz makarna ise -adını unuttum affedin- sıcak ve oldukça lezzetli bir makarnaydı. İçinde dana kıyma olduğunu hatırlıyorum birde. Fotoğrafın ortasında gördüğünüz top top şeyler ise Mandu. Kore mantısı yani. İçinde domuz ve kimçi oluyor. Yalnızca Kimçili olanları da var mutlaka sorun. Fakat bu yemeğe karşı da derin duygular beslemediğim bir gerçek. Tadın, deneyim olsun. Fotoğraftaki bu restoran, bu yemeklerin en iyi yapıldığı ve çok meşhur olan bir yerdi. İçerideki kalabalığı ve yemek sirkülasyonunu tarif etmem mümkün değil. Şu an orayı da hatırlamıyorum inanın. Yakında tekrar Kore'ye gittiğimde, daha iyi mekan tarifi vereceğim, söz. Şimdilik böyle idare edin.
 -3-
-3-
OoooOOOoo...
Dakgalbi!
Bu da turistlerin en sevdiği yemeklerden biri. Önerim, yuvarlak büyük masalı bu restoranlardan birine arkadaşlarınızla gidin. Sonra masada yemek pişirme keyfini yaşayın. Masanın ortasındaki büyük pişirme tepsisine önce soslu tavuklar geliyor. Daha sonra ne isterseniz onu koyduruyorsunuz içine. Mesela bizimkinde bolca sebze, pilav, ramyun vardı. Yemek pişiyor siz yiyorsunuz, yemek pişiyor siz yiyorsunuz. Baktınız yemek bitiyor, 'Biraz daha pilav lütfen!', hemen bir kase pilav tepsiye geliyor. Lezzetli ve ötesi. Olsa da yesek dedirtti.
-4- 
Kimçiçige.
Yani nasıl anlatsam, nerden başlasam. Bu yemekle tatlı bir anım var, sanırım oradan başlayacağım. Görmüş olduğunuz beyaz şeyler tofu. Bir çeşit fasulye ezmesi yani. Asyalılar ve gurmeler bayılır. Tabii ki ben, Koreli arkadaşlarımın beyaz peyniri tofu sanması gibi, tofuyu beyaz peynir sanmıştım. İlk gördüğüm zaman 'oley be sonunda beyaz peynir!' diyerek koca bir parçayı ağzıma attığımdaki hayal kırıklığım hafızama kazınmış durumda. Yemek ise, kimçi ile yapılan, ekşimsi, kendine has kokusu olan sağlıklı bir geleneksel Kore yemeği. O gün sevemediğim bu yemeği, zaman içerisinde epey bi' benimsedim dürüst olmak gerekirse. Hatta Türkiye'de epey para ödeyip yediğim de oldu. O yüzden deneyin, önce biraz garip ama zamanla seveceksiniz. 
-4-
Bu yazımı da bitirmeden not; fotoğrafta solda görünen beyaz sıvı da Makgoli. Yani pirinç birası. Geleneksel bir Kore içkisidir. Alkollüdür. Güçlü bir alkol değil tamamen keyif için içilecek bir şey. Tavsiye ediyorum, tadı bence çok güzel. Sade içmem ama yemekle birlikte çok iyi gidiyor kanımca.

...

Şimdilik bu kadar, uyumam gerekiyor. Bir sonraki yazıda görüşürüz sevgili takipçilerim.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder